ÇARPINTI
İyi huylu mu? Kötü huylu mu?
Yaşadığınız tablo; eğer aşksa, sevdiğinizle, eşinizle yaşanan bir mutluluk anıysa, umutsa, heyecansa kalp çarpıntıları güzel bir duygudur. Bunların dışında gün içerisinde yaşanan çarpıntının her türlüsü endişe verici ve korkutucudur.
26 yaşında genç bir bayan iki ayda bir olan kalbinde kendi tabiriyle" pır pır etme" tıp dilinde çarpıntı şikayetiyle polikliniğe başvurdu. Bu şikayetinin yaklaşık 10 yıldır olduğunu bir çok doktora gittiğini ancak "sende panik atak var" denerek antidepresanilaçlar kullandığı ifade etti. Yapılan birçok tetkikde probleme rastlanamadığını ve çarpıntısı kısa sürdüğü için o esnada bir doktor tarafından görülmediğini söyledi. Hastanın tüm anlattıklarını inandırıcı bularak hastaya hem tanı hemde tedavi açısından faydalı olabilecek olan elektrofizyolojik çalışma diye tabir edilen giri-şimsel bir işlem uyguladık. Bu işlem esnasında hastanın ritim bozukluğunun gerçekten var olduğunu saptayarak bu bölgeye tedavi amaçlı ablasyon dediğimiz yakma işlemiyle hastayı tedavi ettik. Panik atak nedeniyle yıllardır takip edilen ve birçok antidepresan ilaç kullanan hastamızı takip etmekteyim.
Çarpıntı herkeste farklı duygular yaratır. Kimi onu boşluğa düşme hissi, kalbinin güm güm vurması, kuş kanadı gibi çırpınması, kelebek olup uçması gibi tanımlar, kimi de onun yanlış attığını, tekleyip hata yaptığını sanıp korkar. Kalp çarpıntılarının tıp dilindeki adı "aritmi"dir. İster hızlansın veya yavaşlasın, isterse düzenli atmak yerine düzensiz saçma sapan vurmaya başlasın, fark etmez, siz bu düzensizliği çarpıntı veya tekleme gibi algılarsınız. Size hiç sezdirmeden, hissettirmeden müthiş bir düzen, inanılmaz bir sadakat ve hizmet aşkı ile gece gündüz tıkır tıkır çalışan bu muhteşem kas yumağı, birkaç kez sıradışı kasıldı mı kafanız karışıverir. Kalp krizi korkusu... Kafanızın karışması doğaldır.
Kötü ve korkutucu bir sürü düşünce zihninizde birbiri ardına sıralanıverir. Ölmekten değilse bile kalp krizi geçirmenin korkusu, kalbinizin duruvereceği endişesi ruhunuzu sarıverir. Kalp çarpıntılarınızın çoğu tehlikesizdir, iyi huyludur, masumdur. O korkutucu teklemeler, vurular, genellikle basit sıradan sebeplerle oluşur. Kendiliğinden ya da basit müdehalerle normale dönüverir. Tehlikeli olmaları ve yaşamı tehdit etmeleri nadirdir. Tabii tüm bu iyi haberler, altta yatan bir kalp krizi ya da kalp yetmezliği olmayan hastalar için geçerli. Kalp çarpıntılarınızı ciddiye almayın demiyoruz ama onlardan fazla da korkmayın. Korkmanız gereken, çarpıntının yarattığı o anlamsız telaşın, endişenin kendisidir. Aşırı telaş ve korku, masum ve sıradan bir çarpıntı sorununu ciddi bir kalp problemine çevirebilir. Korkunun yarattığı panik, başka sağlık sorunlarınızı bile tetikleyebilir. Kalp hızınızı etkileyen pek çok şey vardır. Solunum hızınızdaki değişimler bile kalp hızını değiştirebilir. Solunumsal kalp ritmi bozukluğunu ve buna ilişkin çarpıntı sorunu özellikle gençlerde sık görülür. Korku, heyecan, beden aktivitesinde artış ve daha pek çok şey kalp hızını arttırabilir veya azaltabilir. Belirtileri nelerdir? Kalp uyarılarının oluşturulduğu merkez kalbinizdeki "sinüs düğümü"dür. O düğümden sabit sayıda ve belirli aralıklarla çıkan uyarılar, kalbinize inanılmaz bir hızla yayılmakta ve kalp kasını kasmaktadır. Sinüs düğümünün hızını arttıran sevinçler, heyecanlar, hüzünler, korkular, oluşturdukları adrenalin banyosu ile kalp ritminizi hızlandırmaktadır. Siz dinlenirken sinüs düğümünüz dakikada 60-100 uyarı üretir. Bu rakamlar kalbinizin bir dakikada çarpma sayısının alt ve üst sınırıdır. Gençlerde özellikle aktif yoğun spor yapanlarda kalp hızı yavaştır. Dakikada 60'ın altına bile inebilir. Bu durumun herhangi bir tehlikesi yoktur. Kalp atım sayısı fazlaca azalır, 50'li rakamların altına inme eğilimleri gösterirse önemli sorunlar yaratabilir: Göz kararmaları, baş dönmeleri gibi...
Kalp atım sayısı dakiakada 90'ları aşıp 100'leri geçtiğinde içinizde bir şeylerin hareketlendiğini, göğsünüzde saat zembereği benzeri bir boşalmanın gerçekleştiğini hissederseniz şaşırmayın. Bu durumda kalbiniz güm güm vurmak yerine ya kuş olup uçacak ya da kelebek kanatları gibi çırpınacaktır! Kalp atım sayınız dakikada 60'ın altına inince de 100'ün üzerine çıkınca da çarpıntı hissini hep duyarsınız. Özellikle düzensiz kalp vuruları da söz konusuysa başka nahoş belirtiler de yaşarsınız: Baş dönmesi, baygınlık, sersemlik hissi, dengesizlik bunlarınbaşlıcalarıdır. Vücudunuzu dinleyin. Çarpıntılar, çoğu kez vücudun gergin ve stresli olduğunun bedensel bir ifadesi, bir başka deyişle bedeninizin sesi ve şikayetidir.
Aşırı yoğun çalışan, uykuyu, dinlenmeyi unutan, evinde, işinde, sosyal çevresinde gerginlikler, taşkınlıklar yaşayan biriyseniz, çarpıntı sorununu yaşamanız normaldir. Aşırı sigara içen, kahve ve çayı fazlaca tüketen biriyseniz çarpıntı sorunu ile karşılaşma olasılığınız daha da yüksektir. Korku, öfke, hiddet, endişe, panik çarpıntıya yapılan en etkili davetlerdir. Aritmi sorununu her zaman hafife almamanızda yarar var. Özellikle saydığımız bilinen hazırlayıcılar olmadan ortaya çıkan, sık tekrarlayan ve uzun süren çarpıntı ataklarınızı ciddiye almalısınız. Bu durumlar bir kardiyolog denetiminden geçmeniz gerektiğini işaret eder. Kalp yetmezliğinin, kalp kapağı darlık ve genişlemelerin, kalp zarı iltihaplanmalarının ve özellikle koroner kalp damar hastalığına bağlı beslenme bozukluklarının (iskemik kalp hastalığı) bir ritim bozukluğu ile ortaya çıkabileceğini unutmayalım. Hipertansiyon, triod bezinin aşırı çalışması gibi sorunlarda da çarpıntı şikayetinin ilk ve tek belirti olabileceğini not alalım!
Çarpıntı sorunundan korkmayın, ama onu pek de hafife almayın. Çoğu kez önemsiz ve masum nedenlerden kaynaklansalar da nadiren önemli ve çok tehlikeli sonuçlara yol açabilceklerini anımsayın.
Kalp çarpıntıları ne zaman tehlikelidir?
Çarpıntı sorunu ile karşılaştığınızda önce nedenini anlamaya çalışın. İşe yaşantınızı sorgulamakla başlayın: Uykunuz, stres durumunuz, alkol, sigara, çay, kahve kullanımınız, iş yoğunluğuz ne durumda? Geçerli açıklayıcı bir sebep bulamıyorsanız çarpıntı ataklarınız uzun sürdüğünü düşünüyorsanız, fazla beklemeden tıbbi yardım alın. Bunu özellikle çarpıntı ile birlikte göğüs ağrısı, baş dönmesi, bulantı, fenalık hissi, soğuk terleme, göz kararması ve baş ağrıları gibi ilave sorunlar da yaşıyorsanız beklemeden yapın, biraz daha aceleci davranın. Nasıl tedavi edilir? Pek çok aritmi tehlikesiz ve geçici olduğu için tedaviye gerek duyulmaz. Eğer hayatı tehdit ediyor veya yaşam kalitesini ciddi boyutlarda etkiliyorsa, bu durumda tedavi yoluna gidilir. İlaç tedavisi: Taşikardilerin tedavisinde kullanılan yöntemlerde ilk sırada genellikle ilaç tedavileri gelir. Ancak etki mekanizmaları oldukça farklı olan ilaçların kullanılmalarına dikkat etmek gerekir, çünkü bu ilaçlardan bazıları farklı aritmileri tetikleyici potansiyele sahiptir.
Kateter ablasyonu:
Taşikardilerin tedavisinde günümüzde çok daha sık uygulanan ve giderek gelişen bir başka yöntem ise kateter ablasyonu. İlaç tedavisi altındaki bireylerde tedavinin mutlaka düzenli olarak alınması ve ilaç dozlarının atlanmaması gerekir. Ancak buna rağmen taşikardi atakları tekrarlayabilir. Bu durumda özellikle ataklar sık oluyor veya tolere edilemiyor, hastanın yaşam kalitesi düşürüyorsa, daha kesin bir tedavi yöntemi olan ablasyon yöntemine başvurulur. Kimi aritmilerde yüzde 95 gibi yüksek bir başarı sağlayan bu yöntem, özellikle aritmi atakları sık olan hastalarda ilk seçenek veya ilaç tedavisinin yetersiz kaldığı hastalarda alternatif yöntem olarak kullanılır. Bu tedavi yöntemi hem tanı hem de tedavi protokolünü beraber içermekte olup son zamanlarda yaygın olarak kullanılmakta. Biz de, Hastanemizde Elekrofizyoloji Laboratuvarını kurmuş olup bu yöntemle kullanmaktayız.
Elektrofizyolojik Çalışma ve Ablasyon İşlemi
Kalbimizin tıpkı bir şehrin elektrik şebekesine benzer bir sistemi olduğunu biliyor muydunuz? Gerçekten de sağ kulakçıkta yer alan ana merkezden (sinus düğümü) çıkan uyarılar kulakçıklarla karıncıklar arasında yer alan bir ara istasyondan (atriyoventriküler düğüm) kısa bir bekleme ile geçtikten sonra yine özelleşmiş iletim yolları ile karıncıklara yayılır ve böylece ana merkezde üretilen elektriksel uyarı tüm kalp kası hücrelerine iletilerek kalbin kasılmasını sağlamış olur. Çok çeşitli nedenlerle kalbin bu normal uyarı ve ileti sisteminde aksamalar oluşabilir. Bazen de doğuştan olan ek yollar iletimde adeta kısa devrelere yol açarak taşikardi dediğimiz hızlı kalp atışlarına neden olabilirler. İşte elektrofizyolojik çalışma denilen bu tanı yöntemi ile kasık ve / veya boyundan damar içine yerleştirilen ince kılıflardan geçirilerek kalbe ulaştırılan kateter denilen ince teller yardımıyla kalbin içinden doğrudan alınan elektrik sinyalleri gelişmiş bilgisayarlar aracılığı ile değerlendirilerek normalden sapmalar araştırılır. Bu sayede kalbin ana merkez uyarı sisteminin iyi çalışıp çalışmadığı ve uyarıları ileten sistemin işlevini güvenle görüp görmediği anlaşılabilir. Çoğu kez hızlı atma şeklinde çarpıntı yakınması olan hastalarda, hastanın yakınma nedeni olan hızlı atışlar özel yöntemlerle kalbin içine yerleştirilen bu tellerden (çalışmanın amacına ve ritim bozukluğunun türüne göre 2-4 adet) verilen uyarılarla oluşturularak meydana geliş nedenleri araştırılır. Böylece kısa devrelerin varlığı saptanırsa radyo dalgaları ile noktasal enerji verilerek çarpıntı tamamen tedavi edilmiş olur. Buna kateter ablasyonu tedavisi adı verilir. Bu yolla çarpıntıların (taşikardi) çoğunun kalıcı tedavileri olanaklı hale gelmiştir. Tanısal amaçla yapıIan elektrofizyolojik incelemeler 30-60 dakika kadar sürer. Eğer tedavi edici bir girişim gerekirse bu 1-4 saat kadar sürebilecek bir işlemdir. Bu işlemler temelde düşük riskli uygulamalardır. Ancak her işlemde olduğu gibi bazı sorunları da beraberinde getirebilir. Ölüm olasılığı çok düşüktür. Nadiren işlem sırasında kalp kasının delinmesine bağlı olarak kalp zarları arasına sıvı sızabilir. Yine nadiren tedavi edici işlemler sırasında kalbin ileti sisteminde bloklar oluşabilir. Böyle durumlarda kalıcı kalp pili takılması gerekebilir. Elektrofizyolojik çalışma ile elde edilen veriler başka bir tanı yöntemi ile sağlanamaz. Çoğu kez diğer tanı yöntemleri yetersiz kaldığı zaman uygulanır.
Kateter ablasyonu yöntemi ile radyo dalgaları verilerek yapılan ritim bozukluğu tedavisi ise ilaçlarla denetim altına alınamayan ritim bozukluklarında ya da hastaların yaşam boyu ilaç almayı istememeleri halinde uygulanır. Bazı durumlarda ritim bozukluğu yaşamı tehdit edebilecek denli önemli olabilir. Böyle durumlarda doğrudan kateter ablasyon yöntemi uygulanması gerekebilir. Kateter ablasyonu ile kalbin hızlı atma şeklindeki ritim bozukluklarının tedavisinin başarı olasılığı, tedavisi hedef-lenen çarpıntının türüne, kısa devrenin yerine göre % 70-95 arasında değişir. Başarıdan çarpıntının bir daha olmamak üzere tedavisi anlaşılır. Başarılı uygulamadan sonra çarpıntının tekrarlama olasılığı ritim bozukluğunun türüne göre değişir. Örneğin, kalpte kısa devrelere bağlı çarpıntılarda bu olasılık % 5-8 arasındadır. İşlem temelde lokal anestezi ile iğne giriş yerleri uyuşturularak, bazı durumlarda da genel anestezi altında yapılır. İşlem sırasında kendinizi rahat hissedebilmeniz için sakinleştirici ilaç yapılabilir. İşlemlerden sonra kanamayı önlemek için birkaç saat bacaklarınızı oynatmadan yatmanız gerekir.